Dostu, PDF ve E-postayı Yazdır
Pitan Resmi

Başlığın sadece akılda kalıcı bir başlık değil, aynı zamanda acil bir toplumsal sorunun yansıması olduğuna da şüphe yok.

Yolda öfke, direksiyon başında olan herkesin aşina olduğu bir olgudur. İster arabanın yolunuzu kesmesinden kaynaklanan ani bir öfke patlaması olsun, ister başkalarını umursamadan park yerini işgal eden sürücünün şaşırtıcı davranışı olsun, yol öfkesi her yerde mevcuttur. Ancak son araştırmalar, her sekiz Hollandalı sürücüden birinin, bazen yol kullanıcılarıyla tartışmak için arabadan indiğini gösterdiğini gösteriyor. Ve yanıt verenlerin neredeyse dörtte biri tam tersini deneyimledi.

Rakamlar endişe verici bir tablo çiziyor. Örneğin yakın zamanda karşıdan karşıya geçen bir çiftin yaşadığı bir olayı ele alalım. Genç bir sürücü, beyaz şeritli kırmızı yasak işaretini görmezden geldi ve arabayı sürmeye devam ederek tüm yayaları ve yolu kullanan diğer kişileri tehlikeye attı. Yayalardan biri tabelayı işaret edince genç sürücü tehditkar bir şekilde karşılık verdi: "Ne yapıyorsun, dişlerini mi kıracağım?"

İnsanların kendilerini diğerlerinden daha az saldırgan olarak gördükleri şeklindeki paradoksal bulgu, sorunun göstergesidir. Bu, öz farkındalık ve özeleştiri eksikliğini gösterir. Herkes sorunun 'öteki'nde olduğunu düşünürse bireysel gelişim ve farkındalık motivasyonu kalmaz.

Artan rahatsızlıklar, artan yüzleşme sıklığı ve hatta tehdit ve şiddet nedeniyle, hem bireysel hem de kolektif düzeyde derinlemesine düşünmenin zamanı geldi. Belki de artık otopilotu kapatıp, her kararın başkalarının refahını etkilediğinin bilincinde olarak trafiğe daha bilinçli katılmanın zamanı gelmiştir. Ayrıca politika yapıcılar, bu artan eğilimi durdurmak için daha hedefli kampanyalara ve mevzuata ihtiyaç olup olmadığını değerlendirmek isteyebilir.

Lees ook  Araştırma: evden çalışmanın bir numaralı nedeni seyahat süresi
(Metin fotoğrafın altında devam ediyor)

Bu eğilimi göz ardı etmek, gözdağı ve saldırganlığı normalleştiren bir kültürün zımnen onaylanması anlamına gelir ve bu, bizim gitmeyi göze alamayacağımız bir yoldur.

Bu dürtüsellik ve saldırganlık nereden geliyor? İlginç bir teori, toplumun bir bütün olarak daha bireyci hale gelmesi ve 'ben' ve 'kendi hakkım' ön planda olmasıdır. Bu bireysellik sürüş tarzımıza damlıyor gibi görünüyor. Sonuç, sıkıntıların ve nihayetinde yüzleşmelerin artmasıdır. Üniversiteden araştırma Ayrıca yoldaki rahatsızlıkların %74'ünün agresif sürüş davranışlarından kaynaklandığını, %43'ünün ise diğer sürücülerin hız yapmasından kaynaklandığını gösteriyor.

Buradaki paradoks, kendi sürüş davranışları sorulduğunda Hollandalıların kendilerini daha az agresif bulmalarıdır. El hareketleri ve kesmeler agresif olarak algılansa da sürücülerin yalnızca %25'i el hareketi yaptığını itiraf ediyor. Kesme konusunda ise fark daha da büyük: %70'i bunu deneyimlediğini söylüyor, ancak yalnızca %16'sı daha önce birisinin bağlantısını kestiğini itiraf ediyor.

Yüzleşmelerin nahoş ve potansiyel olarak tehlikeli olmasına rağmen, yüzleşmek isteyenlerin %38'i açıkça konuştuktan sonra rahatlamış hissediyor. Öte yandan %26'sı sonradan suçluluk duyduğunu, %24'ü ise utandığını söylüyor. Bu, kısa vadeli duygusal tatminin bazen rasyonel ve empatik davranışların önüne geçtiği karmaşık bir dinamiğe işaret ediyor.

Bu bulguları özellikle endişe verici kılan şey, trafik kazası geçirmiş kişilerin arabalarından inip çatışma başlatma olasılıklarının daha yüksek olmasıdır. Bu, kaza gibi travmatik bir olayın bile mutlaka daha sorumlu ve dikkatli araç kullanma davranışına yol açmadığını göstermektedir.

Lees ook  Sokaklar protestoyla dolu: Kabine gösteri hakkının sınırlarını araştırıyor

Trafikte öfke yeni değil ama sıklığı ve yoğunluğu artıyor gibi görünüyor. Geriye kalan soru şu: Bu trendle nasıl başa çıkacağız? Daha fazla yaptırım mı, daha katı yasalar mı yoksa sadece eğitim ve farkındalığa mı yatırım yapmak istiyorsunuz? Çözüm ne olursa olsun, mevcut durum sürdürülemez ve acil eylem gerektiriyor.

İlgili Makaleler:
Takvim paketi